'Çoğunluğun anlamadığı bir dille vaaz edilmesini anlamlı bulmuyorum'

'Çoğunluğun anlamadığı bir dille vaaz edilmesini anlamlı bulmuyorum'

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Türkiye’de insanların büyük çoğunluğunun anlamayacağı bir dille vaaz edilmesini anlamlı bulmadığını söyledi. İlahiyatçı Prof. Dr. Faruk Beşer de insanların bildiği dilde teb

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Mardin’de yaptığı konuşmada Kürtçe vaaz verilebileceğine yönelik sözleri, gözleri Diyanet İşleri Başkanlığı’na çevirdi. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanı Prof. Dr. Raşit Küçük, konuyla ilgili Cihan Haber Ajansı’nın (Cihan) sorularını cevapladı. Türkiye’de bu konuların tartışıldığını belirten Küçük, “Türkiye’nin artık birtakım kırmızı çizgileri aşmakta olduğunu da görüyoruz. Bu konu, umarım ki zaman içinde hallolacak bir konu ama bugün Türkiye’nin bazı köyleri hariç, hiçbir şehrinde salt şu dili konuşan, bu dili konuşan bir halk yaşamıyor. Bütün şehirlerimizde yüzde yüze yakın Türkçe bilen insanlar yaşıyor. Yani ana dili başka, ırkı başka olabilir, ama şehirler bu konuya çok müsait olduğu kanaatini taşımıyorum. Ama sadece hakikaten bir dili bilen insanların yaşadığı köyler için bu nokta düşünülmeye değer ve esasen böyle bir uygulama birtakım vilayetlerimizin köylerinde olduğunu da bunun müsamaha ile karşılandığını da biliyorum. Ama şehirler için böyle bir şeyi söylememiz anlamsız olur. Çünkü bir çatışma alanı meydana getirmemek gerekir.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’de insanların büyük çoğunluğunun anlamadığı bir dille vaaz edilmesini anlamlı bulmadığını dile getiren Küçük, “Nereyi alalım? Diyelim ki Diyarbakır. Diyelim ki Van. Diyelim ki Mardin. Bu şehirlerde yaşayan insanımızın yüzde yüzü neredeyse Türkçe biliyor. Yani burada ‘Kürtçe vaaz olsun’ demenin çok bir anlamı yok. Onu demek istiyorum. Neticede bu bir irşat dili. İrşat hangi dilde olsa makbuldür ama Türkiye’de insanların büyük çoğunluğunun anlamayacağı bir dille vaaz etmeyi çok anlamlı bulmuyorum.” diye konuştu.

İlahiyatçı Profesör Faruk Beşer ise Kürtçe vaaz konusuna olumlu baktığını anlattı. Allah'ın dilleri de kavimleri de farklı yarattığını belirten Beşer, "Buna şöyle sorarak başlamak lazım; acaba İngilizler İngilizce vaaz vermeliler mi? Veya Rusya’dakiler Rusça vaaz vermeliler mi? Böyle sorulmuş olsa muhtemelen karşıdaki insan, ‘Niye vermesinler? Vermeyip de ne yapacaklar? Başka yolları mı var?’ diye soracaktır. Ben bir Müslüman olarak düşündüğüm zaman bu sorunun çok geç kalmış bir soru olduğunu düşünüyorum. Biz alışmışız, tek ırk, tek millet, tek dil, tek din, tek şu, tek bu filan demeye. Halbuki dilleri de yaratan, kavimleri de yaratan Allah’tır. Allah farklı farklı kavimler yaratmış.” ifadelerini kullandı.

İnsanlara anladığı dilden irşat yapılmasının uygun olacağını anlatan Beşer, “Siz bir dili bilmedikten sonra o dili bilenlere o dille anlatmadıktan sonra bunu nasıl anlatmış olacaksınız? Nasıl en iyi şekilde anlatmış olacaksınız. Kürtçe bilen bir insan karşısındaki muhatapları Kürtçe biliyorsa daha iyi biliyorlarsa bunu Kürtçe anlatmadıktan sonra nasıl anlatacak? Böyle bir şey olabilir mi? Bir insanın kendi kavminin dilini bilmesi de vaciptir. Allah onunla görev yüklüyor bize. O görevi yerine getirebilmemiz için onu çok iyi bilmemiz lazım. Anlatabilmek için de çok iyi bilmek lazım. Çok iyi bilmek de vaciptir. Bir dili onunla tebliğ yapacaksanız, kendinizi İslam açısından seviyeli bir Müslüman kabul ediyorsanız, anlatacağınız kavmin dilini çok iyi bilmeniz lazım. Bir Türk’ün Türkçeyi çok iyi bilmesi lazım. Bir Kürt de Kürtçe’yi çok iyi bilmesi lazım ki anlatabilsin. Başka nasıl anlatsın? Buna akıl mı mani, din mi mani, sosyal gerçeklik mi mani? Hiçbir şey mani değil. Dolayısıyla gecikmiş bir hakikatin ifadesi olarak görüyorum bunu.” şeklinde konuştu.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.