Aklımda Deli Sorular

Turgut Yüksekdağ

Pazar günü sandığa gidiyoruz ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez Cumhurbaşkanı’nı (Cumhur Reisi’mi demem gerekirdi acaba) halk olarak biz seçeceğiz. Heyecanlı mısınız?

Halkız biz ve demokrasinin gereği olarak bizi yönetecek olanlara yetkiyi biz veriyoruz. Cumhuriyeti kabul ettiğimizden ya da başka bir açıdan bakarsak çok partili sisteme geçtiğimizden beri bu şekilde yönetiliyoruz. Siz mutlu musunuz yaşadığınız hayattan? Seçimleriniz doğru mu? Ben değilim. Olamıyorum. Aklımda hep deli sorular var, yanıtını kimsenin vermediği, veremediği sorular.

Sizin yok mu? Anormal olan ben miyim? Sadece bir konuda değil, her konuda deli sorular var aklımda.

Abdullah Öcalan terörist mi, siyasi bir figür mü? 35.000 kişinin ölümünden sorumlu biri ile benim yönetme yetkisini verdiğim kişiler masaya oturup karşılıklı müzakere mi yapıyor? Ben bunu mu istedim gerçekten?

Bu ülke sınırları içinde Kürdistan diye bir yer var mı? Varsa ne zaman kuruldu?

Kürtlerin haklı olduğu konulardaki haklarını nasıl vereceğiz? İstanbul’daki Kürt ile Güneydoğu’daki Kürt arasındaki fark ne? Kürtler İstanbul’da her şeye sahip olabilirken Güneydoğu’da hiçbir şeye sahip olamıyorsa insanlar problem nerede?

Eğitim sistemimiz ne? Açın bakın sosyal medyada yazılanlara; arka arkaya 2 doğru cümle yazabilen kaç kişi var? Yok. İmla kuralları yok ona bile kabul, doğru kelime yazımı bile yok. Öğretmenlerimiz öğretemiyor mu? Onlarda mı kötü artık. Yoksa eğitim sistemi mi bizi bu hale getirdi?

Kur’an-Kerim’de ne yazıyor? %99’unun Müslüman olduğu söylenen bir ülkede neden insanlar kutsal kitabın içinde ne yazdığını ya da Allah’ın koyduğu kuralları merak etmiyor?

Neden insanlar ayetler üzerinde konuşmuyor, tartışmıyor, fikir üretmiyor? Herkes ağzı açık bir hocanın ne yorum yapacağını bekliyor. Oysa Allah’ın ilk emri; “Oku!” Neden okumuyoruz? İncil’de, Tevrat’ta ne yazıyor?

Paralel yapı ne? Nasıl olmuş, kimse görmemiş mi?

Ülkeyi yönetme yetkisini verdiğimiz Başbakan “paralel yapı kurulmuş, fark etmemişiz” diyorsa, Cumhurbaşkanı olduğunda ülkeye daha başka ne kurulabilir farkında olmadan?

Her türlü kötülüğü yapanlar paralel yapı ise; 2010’daki referandum öncesinde “mezardakiler bile kalkıp evet oyu vermeli” diyenler ile o gün meydan meydan dolaşarak “evet” oyu verilmesini isteyen Başbakan aynı safta mıdır? “Yetmez ama evet”çiler paralel midir? Referandumda çıkan evet oyu sonrasında tüm adalet sistemini baştan aşağı değiştiren kimdir? Paralel yapı mı, yoksa bizim yönetme yetkisini verdiğimiz yöneticilerimiz mi?

Ergenekon gibi Balyoz gibi davalar kurmaca mıymış? Eğer öyleyse kim kurmuş? Neden hala ceza almamış? Hayatları mahvolan insanlara kaybettiklerini kim verecek? Bu ülkeyi yönetmelerini beklediğimiz insanlar bu süreçte ne yapmış, haksızlıklara karşı gelmiş mi?

Neden en borçlu ülkeyiz?

Neden bu ülkenin, bu ülkede yaşayanların borcu devamlı artıyor? Yönetilemiyor muyuz? Yönetimden memnunuz ki iktidardakiler her geçen gün daha güçlü oturuyor koltuklarına.

Bizim yöneticilerimizi kim dinlemiş? Neden dinlemiş? Bizi de dinliyorlar mı?

Dinlemelerde ortaya çıkanlar “gerçek” mi, “montaj” mı?

Eğer gerçekse suçun büyüğü bizde, yanlış kişilere yetki vermişiz. Montajsa kim yapmış montajı? Nasıl yapmış, nerede yapmış? Ergenekon, Balyoz vb davalarda da vardı “sahte” “montaj” iddiaları, ne yapıldı o iddialar için? Hiçbir şey mi? Neden ki? Montaj yapanın yanına kar kalıyor bu ülkede o halde.

Alevi kim, Sünni kim? Biz ülkeyi yönetme yetkisini verirken buna bakarak mı verdik? Ya da bu yetkiyi verdiğimiz insanlara bir gruba daha farklı mı davran dedik? Çok affedersin Ermeni’leri “yok say” mı dedik? Nasıl bu kadar bölündük? Bölünüyoruz? Sizin etnik kimliğiniz ne? Bugüne kadar faydasını ya da zararını gördünüz mü?

IŞİD nedir? Unsur nedir? Yöneticilerimiz görmüyor mu kafa kesen bu adamların neler yaptığını?

Nasıl bu kadar düşmanımız oldu çevremizde? Her ülke ile problemimiz var? Nasıl battık bugüne kadar uzaktan baktığımız Ortadoğu bataklığına?

 

Çok mu siyasal içerikli buldunuz sorularımı?

Peki değiştirelim soruları.

 

Neden en yüksek vergiyi biz veriyor?

Neden tüm devlet imkanlarını dünyada en pahalı biz alıyoruz?

Dolaylı vergilerde neden Avrupa ortalamasının 3 katı ödüyoruz gelirimiz onlar kadar olmadığı halde.

Neden tarımımız her geçen gün geriye gidiyor?

Neden suyumuz bitiyor?

Neden elektriğimiz doğalgaza bağımlı oldu?

Neden anaokulu fiyatları üniversite fiyatlarından daha pahalı?

Neden İstanbul gibi bir tarih şehrini mahvettik?

Neden futbolcular vergi vermiyor?

Neden iş güvenliği çalışmaları hep birilerine para kazandırma çalışmalarından oluşuyor? Sonrasında insanlar ölüyor?

Neden birkaç şehrimiz dışındakilerde iş imkanı yok?

Neden gençler çok tembel?

Neden her gün “yok artık” dediğimiz ölüm haberlerini okuyoruz?

Neden okunacak gazete bulamıyoruz?

Trafiğimiz neden kötü?

Suyumuz neden içilmiyor?

İnsanlar neden asık suratlı?

Neden arabesk olan, varoş olan çok kısa sürede rağbet görüyor bu ülkede? Okunan kitapları, yapılan araştırmaları değil de ne söylediği belli olmayan şarkıcıları konuşuyoruz? Bayağılık nasıl bu kadar para ediyor.

Neden futbol gibi bir eğlencede herkes herkese küfrediyor? Kim bu küfür edenler?

Neden nargile için her yerde uyarıcı reklamlar yapılırken bonzailer havada uçuşuyor?

Neden adalete güvenilmiyor?

Neden polise güvenilmiyor?

Nereden türedi gösteriş budalası insanlar?

Her yere mükemmel statlar yaparken, alışveriş merkezleri yaparken neden 10 yıldır Atatürk Kültür Merkezi’ni bitiremiyoruz?

Bitmiyor.

Aklımda deli sorular bitmiyor, sonu gelmiyor.

 

Bu hafta sonu Cumhurbaşkanı’nı seçeceğiz.

Bak oy vermeye gideceğiz bu hafta sonu, oy sayımının güvenli olacağına inanan var mı? Orada bile bir şüphe var.

Belki de herşey normal de anormal olan benim.


Ö
nümde sandık, karşımda üç aday, aklımda deli sorular…


Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag