Evlilik için Kast Sistemi (1)

Deniz Batu Ebinç

Şeyh Sadi Şirazi, bir gün Mecnun’a sorar: sen cennete mi gitmek istiyorsun yoksa cehenneme mi? Mecnun; hiçbirini istemiyorum! der, bunun üzerine…

Sadi;

-          Bu nasıl bir cevap! Ee peki sen ne istiyorsun der ve gülümser.

Mecnun ise O nereye gitmek istiyorsa; bende oraya gitmek istiyorum! Cevabını verir.

 

Evlilik dünyadan göçmeden evvel cenneti ve cehennemi aynı anda ve de aynı ortamda yaşayabileceğin, kurulması gereken kutsal bir müessesedir. !denizbatu!

 

Kast sisteminde insanlar: kültürü, mesleği, ekonomik durumu ve mal varlığına göre sınıflara ayrılırdı. İnsanların asaleti devlet tarafından verilir ve tasdik edilirdi. Bunun ne kadar doğru ya da yanlış olduğu elbette ki tartışılır; fakat bir insanın tüm yaşantısı boyunca vereceği en önemli kararların başında; eş seçimi, sonrada iş seçimi gelir. Bu seçimler insanın karar verirken nasıl bir insan olacak ve nasıl yaşayacağının da anlamlarını içerir.

Bu yüzden bazı medeniyetler, saadeti daim kılmak, çocuklarının eş ve iş seçiminde daha sağlıklı kararlar vermesini sağlamak adına kast sistemini getirmişlerdir.

 

Buna göre; toplum dört temel sınıfa ayrılır:

1-      Bilgin ve rahipler,

2-      Asker ve üst düzey memurlar,

3-      Tüccar ve çiftçiler,

4-      İşçi ve köleler.

 

Sınıflar arası kız alış verişleri ve çalışma sahaları yönetim tarafından belirli kıstaslara bağlanmış ve asaletler yine devlet tarafından tasdik edilmedikçe, değiştirilemez ve elde edilemezmiş.

 

Kültürümüz, belki de kast sistemi ile yıllar evvel tanışmış ve etkilenmiş olmalı ki özellikle evlilikler için söylenen ‘davul dengi, dengine çalar’ atasözü geliştirilmiştir.

Hakikaten evliliklerde, asaleti ve dengini bulmak, evliliğin sonsuz huzur ve mutluluk kaynağına dönüşmesinde, olmazsa olmazlardandır.

Boşanma oranlarının gün geçtikçe hızlandığı bu dönemde, belki de görücü usulü evliliklerin yadırganarak istenmediği, teşebbüsün oluşturulmasından evvel büyüklere danışılmadığı ve aşığın gözü kördür sözünde ki gibi sadece duygularla hareket edilip yuvaların oluşturulduğundandır.

 

Atasözlerinin doğruluğu, tartışılamaz, çünkü atasözü olması için evvela tüm toplum tarafından doğruluğu kabul edilmiş, teyit edilmiş olması gerekir. Yine bu konuda söylenmiş, ‘Anasına bak, kızını al; kenarına bak bezini al’ atasözü de evlilik kurumu oluşturulmadan önce düşünülmesi gereken önemli bir sözdür.

  Tüm toplumlar evliliğin kolay bir iş olmadığını, evlenmeden önce dikkat edilmesi gereken çok önemli noktaları, atasözleri, özlü sözleri ve deyimleriyle sonraki nesillere anlatmaya çalışmışlardır. Örneğin;

-          Akıllıca bir evlilik yapmak istiyorsan kendi denginle evlen. ( Ovidius)

-          Evliliği sürdüren vücut değil, ruhtur. (P. Cyrus)  

-          Evlilikte başarı, aranan kişiyi bulmakta değil, ayni zamanda aranan kişi olmaktır. ( Foster Wood)                                                                                                                                                        

-          Ne pahasına olursa olsun evlenin; karınız iyi çıkarsa mutlu, fena çıkarsa da filozof olursunuz. (Sokrates)

-          Evlendikten sonra karınızın sizinle nasıl konuşacağını öğrenmek isterseniz, simdi erkek kardeşiyle nasıl konuştuğuna bakın. (G.J.Nathaw)

-          Evlenmeden önce iki kere düşün, sen ona lâyık mısın; o senin layığın mı? (denizbatu)                                                                                                                                                              

Üzerinde dikkatlice düşünmeden ve ailelerin hoşnut kalmadığı evliliklerin sonu genellikle hüsranla sonuçlanmaktadır.

                                                                                                                                                                                                                Makalenin devamı yarın yayınlanacaktır. !denizbatu!