Hakan Yüksekdağ İntihar mı Etti?

Turgut Yüksekdağ

Ankara’yı sarsan ölüm, emniyet amirinin sır ölümü” haberi internet sitelerinde yer almaya başladığında sizin için yılın, benim için bugüne kadarki hayatımın en uzun gecesi başlamıştı bile. Kısa süre içinde de Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şubesinde görevli Emniyet Amiri Hakan Yüksekdağ’ın otomobilinin içinde ölü bulunduğu bilgisi tüm Türkiye’ye yayıldı.

İlk gelen bilgiler Hakan’ın intihar ettiği yönündeydi. Ve tek bir elden çıktığı belli olan “ailevi sebepler, ekonomik durum, psikolojik rahatsızlık” içeren yazılar, açıklamalar ardı sıra geldi, basında ve sosyal medya da yer aldı. Ve Hükümetten, Cemaat’e Amerikan’dan, İsrail’e, Çin’den Uzay’a kadar onlarca komplo teorisi de beraberinde geldi.

Doğduğu günden bugüne kadar tanıdığım, adeta elime doğmuş olan, nikah şahitliğini yaptığım kardeşimi bugün toprağa verdik. Bilgi kirliliği artarak devam ediyor. Yazmak için çok uygun bir zaman değil benim için ama yazmam gerek. Hakan için, ailesi için bildiklerimi paylaşmam gerek.

 

Hakan intihar eder miydi?

Hakan’ı tanıyan herkesin söylediği ortak söz; herkes intihar eder, Hakan etmez. Bu kadar net! Hakan intihar edecek bir insan değil, tanıyabileceğiniz en keyifli insanlardan birisiydi. Beşiktaş maçlarını izlerken görmeliydiniz onu.

Hakan nasıl bir polisti?

Polis Koleji ve Polis Akademisini başarı ile bitirmiş, genç yaşına rağmen çok önemli görevleri üstlenmiş bir polisti. Bugün toprağa verdiğimiz genç adam geleceğin büyük şehirlerimizden birinin emniyet müdürü ya da valisi olacaktı. Türkiye geleceğin önemli yöneticilerinden birini kaybetti.

Ailevi problemleri var mıydı?

Harika bir ailesi vardı ve hiçbir zaman ailevi problemi olmadı. Severek evlendiği bir eşi, 7 yaşında ve 7 aylık iki oğlu var. İkinci çocuğunu yeni kucağına almış bir adamın nasıl ailevi problemi olur?

Maddi problemleri var mıydı?

Bu Hakan’a olduğu kadar ailesine de hakaret. Hiçbir zaman maddi problemi olmadı. Hiçbir zaman lüks bir yaşamı seçmediği, elindekilerle mutlu olmayı bilen bir insan olduğu için maddi anlamda da beklentileri büyük değildi zaten.

Psikolojik problemleri var mıydı?

Bugün 3 yaşında çocuklar bile psikoloğa giderken inanılmaz zor görevler üstlenen bir kişinin psikolojik destek alması yanlış mıdır? Psikolojik destek almış herkes için psikolojik sorunları var diye bilir miyiz? O halde şu soruyu da sormamız gerekiyor; psikolojik sorunları olan bir emniyet amirine birçok önemli görev verilebilir mi? Saçma buluyorum bu iddiayı da.

Emniyet’teki operasyondan etkilenmiş miydi?

Öldüğü ana kadar ki süreçte bağlı olduğu şubede değişiklikler olurken Hakan’ın görev yerinin değişimi ile ilgili bir bilgi açıklanmamıştı.

Otopsi yapıldı mı?

Adli Tıp’ta otopsi yapıldı, sonuçları bekleniyor.

 

Tüm bu bilgiler ışığında bir kez daha sormak gerekiyor; Hakan intihar eder miydi?

Etmezdi, kesinlikle etmezdi.


Peki intihar etmiş olabilir mi?

Olabilir?

 

Çünkü çok önemli görevlerde olan bir emniyet amiri. Hangi operasyonları yönettiğini, kimlere dokunduğunu, ne tür baskılara maruz kaldığını, tehdit edilip edilmediğini bilmiyoruz. Çok ama çok genç yaşta önümüzdeki yıllarda gelmesi gereken noktalara geldiğini, yükünün çok ağır olduğunu biliyoruz. Yaşadığı tüm bu sıkıntılar onu intihara sürüklemiş olabilir mi? Eğer intihar varsa tek tutar yanı bu olacak, aksi takdirde Hakan’ın yaşadığı hayatın içinde onu intihara sürükleyecek bir durum söz konusu değil.


Çelişkiler var mı? Var.

İntihar etmesini gerektirecek hiçbir sıkıntısı yok.

Emniyet teşklatında yaşanan büyük değişimin (ya da savaş da diyebiliriz) tam ortasında gerçekleşti olay.

Her önemli olayda olduğu gibi kamera ya da mobese görüntüsü yok.

Silahında kan izi olmadığı söyleniyor.

Olay yerinde silah sesi duydum diyen kişi neredeyse yok.

Evi ya da işi ile çok alakasız, hiçbir zaman gitmemesi gereken bir noktada bulunuyor.

Olayın hemen ardından aynı kalemden çıkmış gibi yazılar ardı ardına basında yer almaya başlıyor.


Şimdi ben sormak istiyorum.

Sizce?

Hakan Yüksekdağ intihar etmiş midir?

Yoksa faili meçhul olacak (bu tarz cinayetlerde failinin bulunduğuna rastlamadım bugüne kadar) bir cinayete ya da bir savaşa kurban mı gitmiştir?

 

Çok zor iki gün geçirdim. Çok acı.

Ama Hakan’ın ölümünden daha çok acı veren bir şey var.

 

Tetiği kimin çektiği önemli mi?

Tetik çekildi, Hakan’ın kendisi ya da bir başkası.

Hakan öldü.

Sonra? Sonrası yok. Önüne gelenin kahraman olduğu, kahrama ilan edildiği bir ülkede 20 yılı aşkın süredir devleti için çalışan genç bir adam “tetiği kendisi çekti” iddiası nedeni ile kendi haline bırakılıyor.

Adli tıptan naaşı sadece ailesi ve arkadaşları tarafından alınıyor, tören yapılmaksızın memleketine gönderiliyor.

Ya tetiği başkası çektiyse!

Velek ki tetiği Hakan kendisi çekti. Onu bu duruma götüren iş hayatında yaşadığı sıkıntılar, dertler, açmazlar değil mi? Ona bu kadar yükü bu genç yaşında yükleyen devlet değil mi? Adeta hayatını hiçe sayarak çalışmadı mı bu genç adam? Ne kadar acı ki sırtını ilk dönen devletin kendisi oldu.

Bu kadar mı acımasız oldu devlet? Bu kadar mı vefasız oldu?

 

Adli tıp raporu, mobese kamera kayıtları, soruşturmalar vs vs vs.

Sonuç?

Hakan artık yok. 13 yaşından beri bu devlet için çalışan genç bir adam geride 2 çocuk, gözü yaşlı eş, anne, baba, yüzlerce sevenini bırakarak aramızdan ayrıldı.

 Mekanın cennet olsun kardeşim…

 

Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag