Turgut Yüksekdağ

Turgut Yüksekdağ

Tamam İnşallah

Tamam İnşallah

26 Mart 1994 gününde İstanbul’un tüm sokaklarında, caddelerinde kırmızı zemin üzerine yazılmış olan  Refah Partisi’nin bu yerel seçim sloganını hatırladınız mı? Her yerde yazmışlardı o gün “Tamam İnşallah” diye.

27 Mart 1994 günü sadece 41.000 oy farkla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oldu Recep Tayyip Erdoğan.

28 Mart 1994 sabahında ise herkesin yüzünde tatlı bir gülümseme ve olacağına inanılmayan bir sürü espri vardı. Ve her espri “tamam inşallah” diye bitiyordu. İnternet, twitter, facebook, cep telefonu hiçbir şey yok ama her sohbetin konusu önümüzdeki günlerde yaşayacaklarımız, hayatımızda değişecek olanlar ve en sonunda da hınzır bir tebessüm. Olmaz ya belki olur diye anlatılan hikayeler, hikayeler…


Recep Tayyip Erdoğan ile tanışmamızın 20. Yılını kutlayacağız Mart ayında ve yine bir yerel seçimle.

Ve maalesef o gün espri diye anlatılanların hepsi ile değil çok daha fazlaları ile karşılaştık geçen sürede.


Bugün artık insanların evlerinin içinde neler olduğu ile, neler yaptıkları ile ilgilenir hale geldik. İlgilenmek, tasvip etmek ya da etmemek kişinin değerlendirmesidir. Ama birilerinin birilerini şikayet etmesini teşvik etmek, devletin bu şikayeti değerlendirmeye alması, polisin olaya müdahale etmesi… Ve bunun bizzat bu ülkenin Başbakanı tarafından dile getirilmesi. İnanılacak gibi değil.

Aman Allah’ım neredeyiz, nereye gidiyoruz?


Daha dün gibi değil mi alkol ile ilgili yasakların tartışılması. Dün tartışıyorduk daha, bugün kanun olarak karşımızda.

Bu da öyle olacak, kanunlaşacak? Apartmanda birileri devlet olacak, devletin yerine koyacak kendini. Bardağı koyacak duvara dinleyecek.

 

Ama vurulacak yer belli; sizin çocuğunuz!

Sizin çocuğunuzun o durumda olmasın ister misiniz? Hangi durum? Bir evin içinde “kızlı erkekli” bir arada yaşıyorlar. Sadece yaşamakla kalmıyorlar, neler yapıyorlar, neler?

Devlet devletliğini yapmalı, buna müdahale etmeli! Çünkü devletin en önemli görevi bu, bundan başka da görevi yok. Dışarıda kafası kapalı olsun, içeride yanında erkek sinek bile olmasın.

 

Peki çocuğunuzu sadece bu durumda mı görmek istemezsiniz?

Ben çocuğumun hasta olmasını, hasta olduğunda kapı kapı gezmeyi, çaresiz kalmayı da istemem, devlet buna da müdahale etsin.

Ben çocuğumun üniversitede, iyi üniversitede okumasını isterim, devlet buna da müdahale etsin. Parasız öğrenim hakkı olsun, en azından Suriye’liler kadar hakkı olsun isterim, buna ne zaman müdahale edecek devlet?

Ben devletin emanetindeki çocukların, esirgeme kurumundaki, yurtlardaki çocukların insan bile diyemeyeceğim yaratıklar tarafından suiistimal edilmesini de istemem, devlet buna da müdahale etsin. Onların da bizim çocuklarımız olduğunun unutulmasını istemem.

Eğitimde fırsat eşitliği olsun, sadece maddi imkanı olan ya da birileri tarafından desteklenen çocuklar için imkanlar seferber edilmesin, benim çocuğum için de aynısı yapılsın isterim. Devlet buna da müdahale etsin.

 

Sokaklarda kalan, tinerci olan, tecavüze uğrayan, hırsızlık yaptırılan, hapislerde yatan, dövülen, saldırıya uğrayan, uyuşturucuya alıştırılan, uyuşturucu sattırılan çocukların annesi babası emin olun istemiyordur çocuklarının öyle olmasını. Ama öyleler. Devlet ne yapıyor bu çocuklar için? Hasta çocuklar için ne yapıyor? Hangi yasal düzenleme yapıldı?

 

Artık sıkılmadınız mı?

Her gün yeni bir gündem, değişmeye, değiştirilmeye çalışılan bir toplum için yeni bir gündem.

Kendi adıma söyleyeyim, çok sıkıldım.

 

Ama madem başladık bir gündem maddesi de ben açayım. Kravatı göbeğinin üzerine ancak gelen, hiçbirşey yapmadan maaşını alan, muhafazakar ama ağzından salyalar akarak “üniversiteli sevgilim var” diye anlatan adamlardan tiksiniyorum. Bunlar içinde bir şey yapsın devlet, bu adamlar ıslah edilsin, eşlerine haber verilsin, teşhir edilsin, görevlerinden alınsın.

 

Uğraştığımız konulara bak!

 

Ülkenin içini yönetemeyenler artık evlerin içini yönetmeye kalkıyor.

Nazlı Ilıcak bile artık “utanıyorum” demişse “tamam inşallah” demenize gerek yok, işlem tamamdır…

Hayırlı Olsun…

 

Turgut Yüksekdağ / Twitter: @turgutyuksekdag


Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.