Makarnayı ekmekle yemek!

                Yeni asgari ücret başta tüm orta direkler olmak üzere, halkımızın %80'ine hayırlı, uğurlu olsun. Yüzde seksen dedim: çünkü bu rakamlar ne yazık ki yüzde seksenimizi temsil ediyor. Pahalı, restaurantları, lüks lokantalardaki tek öğünleri, tüm hafızalarımızdan silip, yurdumuz gerçeğiyle, bu maaşla geçimi göz önüne alacak olursak; pazarın gerçek yüzü bakalım bizi ne kadar doyuruyor: şimdi gelin kısa bir ticaret matematiğiyle, yurdum insanı neyle, nasıl, ne giyip, ne yiyerek geçiniyor...

                        Dört kişilik bir ailenin bir aylık giderlerini baz alacak olursak;

                        - İstanbul'un, en ücra köşesinde 2+1 gecekondu kirası en az 250 lira,

                        - Bir aylık elektrik parası: 50 lira,

                        - Bir aylık su parası: 35 lira,

                        - Üç öğün yemek yenirse eğer ortalama 6 ekmek eder, oda: 5,40 lira,

                        - İletişimde artık zaruri ihtiyaçlarımız arasındadır, aylık telefon harcaması 100 kontör 22 lira,

                        - Çocuklar okula gidiyorsa, 1'er lira harçlık isterler: aylık 60 lira eder,

                        - Baba işe yürüyerek gitmiyorsa eğer günlük; 3,50*30= 105 lira eder,

                        - Aylık bir kilo kırık pirinç tüketirlerse eğer; 3,25 lira,

                        - Aylık bir kilo mercimek tüketirlerse eğer; 2,68 lira,

                        - Aylık bir litre sıvı yağ; 5,50 lira,

                        - Aylık bir kilo şeker; 2,50 lira,

                        - Aylık bir kilo çay; 9 lira,

                        - Aylık bir kilo nohut; 2,50 lira,

                        - Aylık üç kilo bulgur; 5 lira,

                        - Aylık bir kilo zeytin; 9,50 lira,

                        - Aylık iki kilo peynir; 17 lira,

                        - Çocuklar tez tez hastalanmasınlar diye ayda bir kilo süt içirirler sanırım; o da 2 lira, (tabi bu da özel tüketime girer!)

                        - Aylık 30 adet yumurta; 6,50 lira,

                        - Çöp ve emlak vergileri 9,50 lira,

                        - Tuvalet kağıdı ve peçete her ne kadar lüks tüketim olsa da mutlaka 5 lira verilir,

                        - Elbise ve ayakkabı alamayacakları için patiskalara dolanıp durumu idare etmeye çalışıyorlarsa eğer, tüm yıpranmaları da göz önüne alırsak, aylık örtünme giderleri kişi başı 15 lira eder 60 lira,

                        - Çeşme suyu içtikleri ve yetersiz beslendikleri için çocuklar ayda en az iki defa ateşli hastalıklara yakalanır, Asm, muayene ücreti 2x3 lira + reçete katılım bedeli 2x3 lira ve ateş düşürücü şuruplara ilaç katılım bedeli ortalama 2x4,50 lira etti mi sana buda 21 lira,

                        - Şampuan kullanamadıklarından haftada bir banyo yaparlarsa eğer, eski tabirle bir kalıp hacışakir sabun 1,75 lira,

                        - E canım elbise giymese, çarşafa dolansa bile onu yıkamak zorunda bu adam, etti mi sana deterjan giderleri ayda en az 15 lira,

                        - Ayda dört kez evin hanımı pazara çıkarsa; sebze-meyve için en az 30 lira, bu da eder 120 lira, 'ondan sonra bakkala-fırına-eczaneye borçlar başlar...'

                        - Eyvah harcamaları keselim, asgarinin çok çok üstüne çıktık! Vatandaş mecbur kalırda harcarsa eğer, sonra derler;

                        - Herkes fondan yardım alıyor, devlet herkese kömür-gıda veriyor, kimse elektrik su ödemiyor, piyasa üç kağıtçı olmuş kimse borcunu vermiyor! Hadi buyur! Maddi olarak bu sıkıntıları yaşayan vatandaş her halükarda manevi çöküntülerde yaşar ve ondan sonra bazı bilmişler çıkar ortaya ve Ülkemizde 15 milyon psikolojik sorunlu insan var derler! Kardeşim vatandaş delirmesinde ne yapsın yani; soruyorum bu ücretleri belirlerken sizin ölçü biriminiz neydi ve vicdanınız neredeydi?

                        İşte Türkiye'mizi, makarnayı bile ekmekle yemeye mecbur eden; bunun bir kültürmüş gibi görünmesine sebep olan gerçek budur! Yoksa benim insanımda, İtalyanların spagettisi, pizzası, Amerikalıların hamburgerleri, Fransızların, escargotları gibi pahalı yemekleri yemeyi onlardan daha iyi bilir. Mecburiyet olmasa, adam kuru ekmekle midesini bastırmaya çalışmaz ki! makarnayı bile ekmekle yemeye alışmaz ki! ve ne yazık ki öyle işlemiş ki içimize, ekmeksiz yemek yemeyi bir türlü öğrenemiyoruz, hepimiz mutlaka bir zamanlar, yemekten çok ekmekle karnımızı bastırmayı öğrenmişiz çünkü ve hepimiz bu yüzden ekmeksiz bir sofra düşünemeyiz. Yoksa bilmez mi benim güzel yurdumun, iyi kalpli, temiz yürekli, güzel insanları; üç beyazdan korunmayı...

                        Allah kimseyi yoklukla sınamasın! Anadolu'da bir söz vardır; Fakirin hastası, zenginin yosması sorulmaz, bilinmez! diye, mecbur kalırsa eğer; insan foncuda olur, üçkağıtçıda olur, yalancıda!

                        Güzel ve kimsenin geçime muhtaç olmayacağı bir Türkiye dileğiyle, bir sonraki makalemde buluşmak ümidiyle şimdilik, sağlıklı, huzurlu, ölçülüde olsa paralı ve mutlu kalın. !denizbatu!

Önceki ve Sonraki Yazılar

YAZIYA YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.